Manchester By The Sea film afişine tıklayarak Manchester By The Sea IMDB sayfasına ulaşabilirsiniz
•FİLMİN ADI : MANCHESTER BY THE SEA
•YÖNETMEN : KENNETH LONERGAN
•YAYIN TARİHİ : 18 KASIM 2016
•TÜR : DRAM
•UZUNLUK : 137 DAKİKA
•IMDB : 7.8 / 10
FİLMİN KISA BİR ÖZETİ
spoiler !!!
OLAYLARI DAHA DETAYLI ELE ALALIM
Film, Quincy, Massachusetts’te tesisat ve bakım işleri yapan Lee Chandler’ın sıradan ama içine kapanık yaşamıyla başlar. Sessiz, soğuk, insanlarla fazla iletişim kurmayan Lee, küçük apartman dairelerinde tamirat yaparak geçimini sağlar. Onun bu durgun ve mesafeli halinin arkasında, daha sonra öğreneceğimiz çok ağır bir geçmiş vardır. Bir gün, Lee’ye acil bir telefon gelir. Abisi Joe’nun kalp rahatsızlığı yeniden nükseder ve ne yazık ki hastanede hayatını kaybeder. Lee, apar topar kasabaya gelir.
Kasabaya döndüğünde, Lee’nin geçmişle ilgili anıları birer birer izleyiciye gösterilir. Geri dönüşlerde, Joe’nun uzun zamandır kalp yetmezliği yaşadığını, Lee’nin geçmişte burada eşi Randi ve çocuklarıyla mutlu bir hayat sürdüğünü öğreniriz. Ancak bu mutluluğun önüne, Lee’nin hayatını yıkıma uğratan korkunç bir trajedi çıkar. Bir gece, arkadaşlarıyla içip eve döndükten sonra şöminenin ateşini harlayarak evden çıkar; ancak geri döndüğünde evi alevler içinde bulur. Yangında, küçük çocukları hayatını kaybeder. Bu olaydan sonra Lee, kasabada yaşayamaz hale gelir, eşiyle boşanır ve Quincy’ye taşınır.
Joe’nun ölümünden sonra avukat, vasiyeti Lee’ye okur. Joe, tek oğlu Patrick’in velayetini Lee’ye bırakmıştır. Lee bu karardan şok olur; çünkü kendi hayatı darmadağınıktır ve kasabada kalmak onun için geçmiş yaralarını yeniden kanatmak demektir. Patrick ise ergenliğin karmaşasında, iki kız arkadaşıyla ilişkilerini yürütmeye çalışan, okul ve hokey takımıyla meşgul, kasabadan kopmak istemeyen bir gençtir.
Film boyunca Lee, Patrick’in günlük yaşamını devam ettirmesi için çabalar. Ancak Patrick’in annesiyle yeniden bağlantı kurma girişimi başarısız olur. Patrick, kasabada kalmak isterken Lee, burada uzun süre duramayacağını bilmektedir. Aralarındaki bu gerilim, filmin en önemli duygusal çatışmalarından biridir.
Lee, geçmişinin ağırlığını Patrick’le paylaşamaz. Randi ile tesadüfi karşılaşmaları ise yürek burkan bir sahnedir; Randi ona artık affettiğini ve birlikte vakit geçirmek istediğini söylese de Lee, gözyaşları içinde bunu yapamayacağını söyler. İçindeki suçluluk duygusu hâlâ tazedir.
Sonunda Lee, Patrick’in kasabada bir akrabalarının yanında kalmasını ayarlar. Kendisi Quincy’ye dönecek, ama sık sık ziyaret edecektir. Patrick ve Lee’nin vedası, hüzünlü ama tamamen kopmayan bir bağ hissiyle gerçekleşir. Lee, Patrick’le balık tutma planı yapar; bu, her şeye rağmen aralarındaki bağın süreceğine dair küçük ama umut dolu bir işarettir.
Manchester by the Sea, büyük trajedilerin ardından hayatın devam etme biçimini, affetmenin ve devam etmenin her zaman mümkün olmadığını ama sevginin hâlâ var olabileceğini derin ve sarsıcı bir şekilde aktarır. Filmin finalinde, izleyiciye tamamen kapanan değil, ama yaralı bir şekilde ilerleyen bir hayatın gerçekçiliği bırakılır.
Kasabaya döndüğünde, Lee’nin geçmişle ilgili anıları birer birer izleyiciye gösterilir. Geri dönüşlerde, Joe’nun uzun zamandır kalp yetmezliği yaşadığını, Lee’nin geçmişte burada eşi Randi ve çocuklarıyla mutlu bir hayat sürdüğünü öğreniriz. Ancak bu mutluluğun önüne, Lee’nin hayatını yıkıma uğratan korkunç bir trajedi çıkar. Bir gece, arkadaşlarıyla içip eve döndükten sonra şöminenin ateşini harlayarak evden çıkar; ancak geri döndüğünde evi alevler içinde bulur. Yangında, küçük çocukları hayatını kaybeder. Bu olaydan sonra Lee, kasabada yaşayamaz hale gelir, eşiyle boşanır ve Quincy’ye taşınır.
Joe’nun ölümünden sonra avukat, vasiyeti Lee’ye okur. Joe, tek oğlu Patrick’in velayetini Lee’ye bırakmıştır. Lee bu karardan şok olur; çünkü kendi hayatı darmadağınıktır ve kasabada kalmak onun için geçmiş yaralarını yeniden kanatmak demektir. Patrick ise ergenliğin karmaşasında, iki kız arkadaşıyla ilişkilerini yürütmeye çalışan, okul ve hokey takımıyla meşgul, kasabadan kopmak istemeyen bir gençtir.
Film boyunca Lee, Patrick’in günlük yaşamını devam ettirmesi için çabalar. Ancak Patrick’in annesiyle yeniden bağlantı kurma girişimi başarısız olur. Patrick, kasabada kalmak isterken Lee, burada uzun süre duramayacağını bilmektedir. Aralarındaki bu gerilim, filmin en önemli duygusal çatışmalarından biridir.
Lee, geçmişinin ağırlığını Patrick’le paylaşamaz. Randi ile tesadüfi karşılaşmaları ise yürek burkan bir sahnedir; Randi ona artık affettiğini ve birlikte vakit geçirmek istediğini söylese de Lee, gözyaşları içinde bunu yapamayacağını söyler. İçindeki suçluluk duygusu hâlâ tazedir.
Sonunda Lee, Patrick’in kasabada bir akrabalarının yanında kalmasını ayarlar. Kendisi Quincy’ye dönecek, ama sık sık ziyaret edecektir. Patrick ve Lee’nin vedası, hüzünlü ama tamamen kopmayan bir bağ hissiyle gerçekleşir. Lee, Patrick’le balık tutma planı yapar; bu, her şeye rağmen aralarındaki bağın süreceğine dair küçük ama umut dolu bir işarettir.
Manchester by the Sea, büyük trajedilerin ardından hayatın devam etme biçimini, affetmenin ve devam etmenin her zaman mümkün olmadığını ama sevginin hâlâ var olabileceğini derin ve sarsıcı bir şekilde aktarır. Filmin finalinde, izleyiciye tamamen kapanan değil, ama yaralı bir şekilde ilerleyen bir hayatın gerçekçiliği bırakılır.
FRAGMAN

Yorumlar
Yorum Gönder