Hacksaw Ridge film afişine tıklayarak Hacksaw Ridge IMDB sayfasına ulaşabilirsiniz
•FİLMİN ADI : HACKSAW RIDGE
•YÖNETMEN : MEL GIBSON
•YAYIN TARİHİ : 4 KASIM 2016
•TÜR : SAVAŞ - BİYOGRAFİ - DRAM
•UZUNLUK : 139 DAKİKA
•IMDB : 8.1 / 10
FİLMİN KISA BİR ÖZETİ
Hacksaw Ridge, gerçek bir hikâyeden uyarlanan ve II. Dünya Savaşı döneminde geçen güçlü bir savaş-drama filmidir. Film, inançları gereği silah taşımayı reddeden ancak savaşta hayat kurtarmak için cepheye giden bir askerin olağanüstü cesaretini konu alır. Merkezinde vicdani değerler, insanlık onuru ve fedakârlık bulunan hikâye; savaşın acımasızlığı içinde bile insan ruhunun ne kadar güçlü olabileceğini gösterir. Aksiyon dolu sahneleriyle izleyiciyi savaşın ortasına çekerken, aynı zamanda dokunaklı ve ilham verici mesajlarıyla unutulmaz bir deneyim sunar.
spoiler !!!
OLAYLARI DAHA DETAYLI ELE ALALIM
Hacksaw Ridge, gerçek olaylara dayanan ve Desmond Doss isimli bir Amerikan askerinin hayatını konu alan çarpıcı bir savaş filmidir. Hikâye, 1920’lerin Virginia’sında, küçük yaşlardan itibaren şiddetle ve onun sonuçlarıyla tanışmış olan Desmond’un çocukluk anılarıyla başlar; ailesindeki iç çatışmalar, babası Tom’un I. Dünya Savaşı gazisi olarak yaşadığı travmalar ve alkol bağımlılığı ile aile üzerinde kurduğu baskı, Desmond’un kişiliğinin şekillenmesinde büyük rol oynar. Bir gün kardeşiyle oyun sırasında yaşadığı şiddetli kavga, onu şiddetin yıkıcılığı konusunda derinden etkiler ve dini inançlarıyla birleşerek Desmond’un “asla bir başkasının hayatına son vermemek” üzerine kurduğu güçlü vicdani duruşun temelini atar. Yıllar geçtikçe Desmond, büyüyüp yetişkin bir adam olduğunda, hayatını insanlara yardım etmeye adar ve gönüllü olarak hastanede çalışırken tanıştığı hemşire Dorothy ile aralarında masum ve saf bir aşk filizlenir. Dorothy, Desmond’un kararlılığına ve inançlarına hayran kalırken, ikili kısa sürede evlenmeye karar verir. Ancak bu dönemde II. Dünya Savaşı tüm şiddetiyle sürmekte, ülke genç erkeklerini orduya çağırmaktadır. Desmond da askerlik görevini yapmak ister, fakat vicdani sebeplerle asla silah taşımayacağını ve birine zarar vermeyeceğini açıkça belirtir; onun amacı, savaş alanında cephe gerisinde doktorluk yaparak hayat kurtarmaktır. Bu duruşu, onu çevresindeki pek çok kişiyle çatışmaya sürükler. Eğitim kampında, silah kullanmayı reddetmesi üstleri tarafından emre itaatsizlik olarak değerlendirilir; diğer askerler tarafından dışlanır, küçümsenir ve şiddete maruz kalır. Komutanları onu ordudan atmak ister, fakat Desmond mahkemeye çıkarıldığında, Anayasal hakları sayesinde davasını kazanır ve savaşta silahsız görev yapmasına izin verilir.
Ardından film, hikâyeyi Okinawa Savaşı’na taşır; Amerikan ordusu Japonya’nın stratejik noktalarından biri olan Hacksaw Ridge adlı kayalık bölgeyi ele geçirmek üzere zorlu bir harekâta girişir. Bölge, dik kayalıklarla çevrili ve Japon askerlerinin son derece güçlü savunma hatlarıyla korunan ölümcül bir yerdir. Askerler tırmanarak ulaştıkları bu sırtın tepesinde adeta cehennemle yüzleşir; bombalar, makineli tüfekler, havan topları ve el bombaları arasında büyük kayıplar verirler. Çatışma, savaşın en kanlı sahneleriyle gözler önüne serilir. Bu noktada Desmond’un asıl sınavı başlar: Silahsız bir şekilde cephede, yalnızca ilk yardım çantasıyla ölümle yaşam arasındaki ince çizgide asker arkadaşlarını kurtarmaya çalışır. Saldırıların en yoğun olduğu bir gecede, birlik geri çekilmek zorunda kalırken Desmond geride kalır ve saatler boyunca düşman ateşi altında tek başına yaralıları bulup güvenli bölgeye taşır. Onları kayalıklardan halatla indirerek hayatlarını kurtarır; her birini kurtardığında, bir sonraki için cesaretini toplayarak yeniden düşman hattına girer. Bu süreçte “Tanrım, bana bir tane daha kurtarma gücü ver” diye dua eder; bu yalvarış, onun hem içsel gücünü hem de inançla beslenen kararlılığını simgeler. Desmond’un kahramanlığı, onlarca askerin yaşamını kurtarmasıyla sonuçlanır; hatta onu küçümseyen ve düşman gözüyle bakan asker arkadaşları bile hayranlık ve minnetle ona yaklaşır.
Savaşın sonraki günlerinde Desmond, birliğinin moral kaynağına dönüşür. Onun sayesinde askerler, Hacksaw Ridge’e tekrar tırmanmaya daha güçlü bir inançla karar verir. Harekâtın devamında Desmond yine cephede görev alır; düşman ateşi altındaki en zor koşullarda bile yaralılara yardım eder. Bu süreçte kendisi de yaralanır, fakat son ana kadar görevi bırakmaz. Nihayetinde, Desmond Doss’un cesareti ve insan hayatını her şeyin üstünde tutan kararlılığı, Amerikan ordusunun o zorlu savaşı kazanmasında büyük bir rol oynar. Film, yalnızca kanlı savaş sahnelerini değil, aynı zamanda bir insanın inançları uğruna verdiği mücadeleyi, toplumun ona karşı ön yargılarını aşarak nasıl kahraman haline geldiğini gösterir. Son sahnelerde Desmond’un gerçek görüntüleri eşliğinde, onun savaş boyunca 70’ten fazla askerin hayatını kurtardığı vurgulanır.
Sonuç olarak Hacksaw Ridge, savaşın acımasız atmosferini olduğu kadar, insan ruhunun iyiliğe olan sarsılmaz inancını da ortaya koyar. Desmond Doss’un silah kullanmadan cephede yaptığı fedakârlıklar, onun tarihte “kahraman” unvanını hak eden ilk vicdani retçi askerlerden biri olmasını sağlar. Film, hem savaşın yıkıcılığını hem de insanın vicdan ve inançla nasıl olağanüstü işler başarabileceğini anlatan etkileyici ve unutulmaz bir hikâye sunar.
Ardından film, hikâyeyi Okinawa Savaşı’na taşır; Amerikan ordusu Japonya’nın stratejik noktalarından biri olan Hacksaw Ridge adlı kayalık bölgeyi ele geçirmek üzere zorlu bir harekâta girişir. Bölge, dik kayalıklarla çevrili ve Japon askerlerinin son derece güçlü savunma hatlarıyla korunan ölümcül bir yerdir. Askerler tırmanarak ulaştıkları bu sırtın tepesinde adeta cehennemle yüzleşir; bombalar, makineli tüfekler, havan topları ve el bombaları arasında büyük kayıplar verirler. Çatışma, savaşın en kanlı sahneleriyle gözler önüne serilir. Bu noktada Desmond’un asıl sınavı başlar: Silahsız bir şekilde cephede, yalnızca ilk yardım çantasıyla ölümle yaşam arasındaki ince çizgide asker arkadaşlarını kurtarmaya çalışır. Saldırıların en yoğun olduğu bir gecede, birlik geri çekilmek zorunda kalırken Desmond geride kalır ve saatler boyunca düşman ateşi altında tek başına yaralıları bulup güvenli bölgeye taşır. Onları kayalıklardan halatla indirerek hayatlarını kurtarır; her birini kurtardığında, bir sonraki için cesaretini toplayarak yeniden düşman hattına girer. Bu süreçte “Tanrım, bana bir tane daha kurtarma gücü ver” diye dua eder; bu yalvarış, onun hem içsel gücünü hem de inançla beslenen kararlılığını simgeler. Desmond’un kahramanlığı, onlarca askerin yaşamını kurtarmasıyla sonuçlanır; hatta onu küçümseyen ve düşman gözüyle bakan asker arkadaşları bile hayranlık ve minnetle ona yaklaşır.
Savaşın sonraki günlerinde Desmond, birliğinin moral kaynağına dönüşür. Onun sayesinde askerler, Hacksaw Ridge’e tekrar tırmanmaya daha güçlü bir inançla karar verir. Harekâtın devamında Desmond yine cephede görev alır; düşman ateşi altındaki en zor koşullarda bile yaralılara yardım eder. Bu süreçte kendisi de yaralanır, fakat son ana kadar görevi bırakmaz. Nihayetinde, Desmond Doss’un cesareti ve insan hayatını her şeyin üstünde tutan kararlılığı, Amerikan ordusunun o zorlu savaşı kazanmasında büyük bir rol oynar. Film, yalnızca kanlı savaş sahnelerini değil, aynı zamanda bir insanın inançları uğruna verdiği mücadeleyi, toplumun ona karşı ön yargılarını aşarak nasıl kahraman haline geldiğini gösterir. Son sahnelerde Desmond’un gerçek görüntüleri eşliğinde, onun savaş boyunca 70’ten fazla askerin hayatını kurtardığı vurgulanır.
Sonuç olarak Hacksaw Ridge, savaşın acımasız atmosferini olduğu kadar, insan ruhunun iyiliğe olan sarsılmaz inancını da ortaya koyar. Desmond Doss’un silah kullanmadan cephede yaptığı fedakârlıklar, onun tarihte “kahraman” unvanını hak eden ilk vicdani retçi askerlerden biri olmasını sağlar. Film, hem savaşın yıkıcılığını hem de insanın vicdan ve inançla nasıl olağanüstü işler başarabileceğini anlatan etkileyici ve unutulmaz bir hikâye sunar.
FRAGMAN

Yorumlar
Yorum Gönder