Scarface film afişine tıklayarak Scarface IMDB sayfasına ulaşabilirsiniz
•FİLMİN ADI : SCARFACE
•YÖNETMEN : BRIAN DE PALMA
•YAYIN TARİHİ : 9 ARALIK 1983
•TÜR : SUÇ
•UZUNLUK : 170 DAKİKA
•IMDB : 8.3 / 10
FİLMİN KISA BİR ÖZETİ
Scarface, Küba’dan Amerika’ya göç eden hırslı bir adamın suç dünyasında yükselişini konu alıyor. Güç, para ve iktidar arzusuyla adım adım ilerlerken, tehlikeli ilişkiler, ihanetler ve kendi hırslarının sonuçlarıyla yüzleşiyor. Film; Amerikan rüyasının karanlık yüzünü, suç imparatorluğu kurmanın bedelini ve hırsın sınır tanımayan etkilerini çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.
spoiler !!!
OLAYLARI DAHA DETAYLI ELE ALALIM
1980’lerin başında Fidel Castro’nun Küba’dan binlerce insanın ABD’ye göç etmesine izin vermesiyle film başlar. Bu göçmenlerden biri Tony Montana’dır. Tony, Küba’daki geçmişinde hırsızlık ve adam öldürme gibi suçlara karışmış, şiddete meyilli, cesur ve açgözlü bir karakterdir. Arkadaşı Manny Ribera ile birlikte Miami’ye gelir. İlk geldiklerinde göçmen kampına yerleştirilirler. Burada bir mafya bağlantısı sayesinde kendilerini kanıtlamaları için verilen bir görevle tanışırlar: Küba hükümetine muhalif bir kişiyi öldürmek. Tony ve Manny bu görevi başarıyla tamamlar ve böylece Amerika’da kalıcı oturma iznini elde ederler. Bu olay Tony’nin karanlık dünyaya adım atmasının ilk basamağı olur.
Miami’ye yerleşen Tony ve Manny, küçük işlerde çalışmaya başlar. Başlangıçta bir yemek arabasında iş bulurlar ancak Tony’nin hırsı bu düşük seviyeli işleri küçümsemesine yol açar. Onun amacı kısa sürede yükselmek ve büyük paralar kazanmaktır. Bu noktada bağlantı kurdukları kişi, yerel uyuşturucu baronu Frank Lopez’in adamı olan Omar Suarez’dir. Omar, Tony ve Manny’ye kokain alışverişi için küçük bir iş verir. Ancak bu iş sırasında Tony’nin gözü kara tavrı öne çıkar. Bir otel odasında gerçekleşen alışverişte işler ters gider; Tony’nin yanındaki adamlar öldürülür, Tony ise büyük bir şiddetle karşı karşıya kalır. Ancak zekâsı, cesareti ve acımasızlığıyla hayatta kalır ve malları güvenle teslim eder. Bu başarı, Frank Lopez’in dikkatini çeker ve Tony onun gözüne girmeyi başarır.
Frank Lopez, Miami’nin güçlü bir kokain baronudur. Tony, kısa sürede Frank’in çevresine girer. Frank’in sevgilisi Elvira Hancock ile tanışır ve ona büyük bir ilgi duyar. Elvira soğuk, mesafeli ve uyuşturucuya bağımlı bir kadındır. Tony’nin gözünde ise sadece bir kadın değil, aynı zamanda statü ve zenginliğin sembolüdür. Tony’nin karakterinde, istediğini elde etme hırsı her zaman ağır basar; Elvira da bu hırsın bir parçası haline gelir.
Tony’nin yükselişi hızla devam eder. Frank için çalışmaya başladığında Kolombiyalı kartel lideri Alejandro Sosa ile tanışır. Frank’in temsilcisi olarak Bolivya’ya giden Tony, Sosa’yla tanışınca onun zekâsından ve gücünden etkilenir. Sosa, Tony’nin cesaretini ve doğrudan tavrını beğenir. Fakat yolculuk sırasında Omar’ın Sosa’ya ihanet eden bir muhbir olduğu ortaya çıkar ve Sosa, Omar’ı öldürtür. Tony bu olayın ardından Sosa ile doğrudan bağlantı kurar ve Frank’in otoritesini hiçe saymaya başlar. Bu, Tony’nin Lopez’in gölgesinden çıkıp kendi imparatorluğunu kurma yolunda attığı en önemli adımdır.
Miami’ye döndüğünde Tony, Frank’in ona ihanet etmeye çalıştığını öğrenir. Frank, Tony’yi yok etmek için bir suikast düzenler ancak Tony bunu atlatır. Ardından Frank’i öldürür ve Elvira’yı da onun elinden alır. Böylece Miami’deki uyuşturucu imparatorluğunun başına geçer. Tony Montana, artık kendi krallığını kurmuş, zenginlik, güç ve istediği kadına sahip olmuştur. Evini devasa bir malikâneye çevirir, etrafını korumalarla donatır ve sınırsız bir servet elde eder. Bu noktada filmin en ünlü sahnelerinden biri olan “The World is Yours” tabelası Tony’nin hayat felsefesini sembolize eder.
Ancak hırs, şiddet ve kontrolsüz güç beraberinde çöküşü de getirir. Tony, Elvira ile evlenir ama evlilikleri kısa sürede çöker. Elvira, Tony’nin uyuşturucu bağımlılığı, öfke patlamaları ve kontrol takıntısı yüzünden ondan uzaklaşır. Bu süreçte Tony’nin en büyük zayıflığı ortaya çıkar: kız kardeşi Gina’ya olan aşırı korumacı tavrı. Tony’nin annesiyle ilişkisi de gergindir; annesi onun suç dünyasındaki yükselişini reddeder. Tony ise Gina’nın temiz ve güvenli bir yaşam sürmesini ister ama bu isteği zamanla takıntıya dönüşür.
İş hayatında ise Sosa ile ilişkisini sürdürürken büyük paralar kazanmaya devam eder. Ancak Tony’nin açgözlülüğü ve dikkatsizliği, işlerin kötüye gitmesine sebep olur. Bir noktada kara para aklama sorunları yüzünden vergi dairesiyle başı derde girer. Daha da kötüsü, Sosa’nın kendisine verdiği kritik bir görevde hata yapar. Sosa, Tony’den Bolivya’daki bir politikacıyı öldürmesini ister. Bu politikacı, Sosa’nın çıkarlarına ters düşen biri olduğundan ortadan kaldırılmalıdır. Tony, ekibiyle birlikte suikastı planlar. Ancak politikacının ailesinin yanında olduğunu görünce son anda cinayeti gerçekleştirmez. Tony’nin “kadın ve çocuk öldürmeme” ilkesi, Sosa’nın sabrını taşırır. Bu karar, Sosa’nın gözünde Tony’yi bir düşman haline getirir.
Bu süreçte Tony’nin hayatı daha da karışır. Manny, Tony’nin kız kardeşi Gina ile gizli bir ilişki yaşamaktadır. Tony bunu öğrendiğinde öfkesine hâkim olamaz ve Manny’yi öldürür. Fakat kısa süre sonra Gina ile Manny’nin evlenmek üzere olduğunu öğrenir. Bu pişmanlık, Tony’nin hayatındaki en ağır darbelerden biridir. Gina ise Tony’ye karşı öfke ve nefretle dolar. Tony’nin en güvendiği dostunu öldürmesi, yalnızlığını ve paranoyasını artırır.
Final bölümlerinde Tony, uyuşturucu bağımlılığı ve suçlarının baskısı altında tamamen dengesizleşir. Malikânesinde güvenlik sistemleri ve adamlarıyla çevrili bir halde yaşar. Ancak Sosa, Tony’ye ihanetinin intikamını almak için ordular gibi silahlı adamlarını gönderir. Tony, kokainin etkisiyle şiddetli bir halde saldırıya direnir. Ünlü “Say hello to my little friend” sahnesinde elindeki tüfekle onlarca adamı öldürür. Fakat sayıca fazla olan düşmanlarına karşı tek başına direnemez. Sonunda sırtından vurularak devasa merdivenlerden havuza düşer. Havuzun içinde can verirken üzerinde “The World is Yours” yazısı parıldar. Bu görüntü, Tony Montana’nın hırsla çıktığı zirveden yine kendi hırsı yüzünden nasıl düştüğünün simgesidir.
Film, baştan sona Tony Montana’nın Amerikan rüyasını kendi yöntemleriyle gerçekleştirmeye çalışmasının hikâyesidir. Küba’dan hiçbir şeyi olmadan gelen bir göçmenin kısa sürede muazzam servete ve güce ulaşması, ancak kontrolsüz hırs, şiddet ve bağımlılık yüzünden her şeyi kaybetmesi anlatılır. Scarface, sadece bir gangster filmi değil; aynı zamanda güç, ihtiras ve yıkımın trajik bir portresidir.
Miami’ye yerleşen Tony ve Manny, küçük işlerde çalışmaya başlar. Başlangıçta bir yemek arabasında iş bulurlar ancak Tony’nin hırsı bu düşük seviyeli işleri küçümsemesine yol açar. Onun amacı kısa sürede yükselmek ve büyük paralar kazanmaktır. Bu noktada bağlantı kurdukları kişi, yerel uyuşturucu baronu Frank Lopez’in adamı olan Omar Suarez’dir. Omar, Tony ve Manny’ye kokain alışverişi için küçük bir iş verir. Ancak bu iş sırasında Tony’nin gözü kara tavrı öne çıkar. Bir otel odasında gerçekleşen alışverişte işler ters gider; Tony’nin yanındaki adamlar öldürülür, Tony ise büyük bir şiddetle karşı karşıya kalır. Ancak zekâsı, cesareti ve acımasızlığıyla hayatta kalır ve malları güvenle teslim eder. Bu başarı, Frank Lopez’in dikkatini çeker ve Tony onun gözüne girmeyi başarır.
Frank Lopez, Miami’nin güçlü bir kokain baronudur. Tony, kısa sürede Frank’in çevresine girer. Frank’in sevgilisi Elvira Hancock ile tanışır ve ona büyük bir ilgi duyar. Elvira soğuk, mesafeli ve uyuşturucuya bağımlı bir kadındır. Tony’nin gözünde ise sadece bir kadın değil, aynı zamanda statü ve zenginliğin sembolüdür. Tony’nin karakterinde, istediğini elde etme hırsı her zaman ağır basar; Elvira da bu hırsın bir parçası haline gelir.
Tony’nin yükselişi hızla devam eder. Frank için çalışmaya başladığında Kolombiyalı kartel lideri Alejandro Sosa ile tanışır. Frank’in temsilcisi olarak Bolivya’ya giden Tony, Sosa’yla tanışınca onun zekâsından ve gücünden etkilenir. Sosa, Tony’nin cesaretini ve doğrudan tavrını beğenir. Fakat yolculuk sırasında Omar’ın Sosa’ya ihanet eden bir muhbir olduğu ortaya çıkar ve Sosa, Omar’ı öldürtür. Tony bu olayın ardından Sosa ile doğrudan bağlantı kurar ve Frank’in otoritesini hiçe saymaya başlar. Bu, Tony’nin Lopez’in gölgesinden çıkıp kendi imparatorluğunu kurma yolunda attığı en önemli adımdır.
Miami’ye döndüğünde Tony, Frank’in ona ihanet etmeye çalıştığını öğrenir. Frank, Tony’yi yok etmek için bir suikast düzenler ancak Tony bunu atlatır. Ardından Frank’i öldürür ve Elvira’yı da onun elinden alır. Böylece Miami’deki uyuşturucu imparatorluğunun başına geçer. Tony Montana, artık kendi krallığını kurmuş, zenginlik, güç ve istediği kadına sahip olmuştur. Evini devasa bir malikâneye çevirir, etrafını korumalarla donatır ve sınırsız bir servet elde eder. Bu noktada filmin en ünlü sahnelerinden biri olan “The World is Yours” tabelası Tony’nin hayat felsefesini sembolize eder.
Ancak hırs, şiddet ve kontrolsüz güç beraberinde çöküşü de getirir. Tony, Elvira ile evlenir ama evlilikleri kısa sürede çöker. Elvira, Tony’nin uyuşturucu bağımlılığı, öfke patlamaları ve kontrol takıntısı yüzünden ondan uzaklaşır. Bu süreçte Tony’nin en büyük zayıflığı ortaya çıkar: kız kardeşi Gina’ya olan aşırı korumacı tavrı. Tony’nin annesiyle ilişkisi de gergindir; annesi onun suç dünyasındaki yükselişini reddeder. Tony ise Gina’nın temiz ve güvenli bir yaşam sürmesini ister ama bu isteği zamanla takıntıya dönüşür.
İş hayatında ise Sosa ile ilişkisini sürdürürken büyük paralar kazanmaya devam eder. Ancak Tony’nin açgözlülüğü ve dikkatsizliği, işlerin kötüye gitmesine sebep olur. Bir noktada kara para aklama sorunları yüzünden vergi dairesiyle başı derde girer. Daha da kötüsü, Sosa’nın kendisine verdiği kritik bir görevde hata yapar. Sosa, Tony’den Bolivya’daki bir politikacıyı öldürmesini ister. Bu politikacı, Sosa’nın çıkarlarına ters düşen biri olduğundan ortadan kaldırılmalıdır. Tony, ekibiyle birlikte suikastı planlar. Ancak politikacının ailesinin yanında olduğunu görünce son anda cinayeti gerçekleştirmez. Tony’nin “kadın ve çocuk öldürmeme” ilkesi, Sosa’nın sabrını taşırır. Bu karar, Sosa’nın gözünde Tony’yi bir düşman haline getirir.
Bu süreçte Tony’nin hayatı daha da karışır. Manny, Tony’nin kız kardeşi Gina ile gizli bir ilişki yaşamaktadır. Tony bunu öğrendiğinde öfkesine hâkim olamaz ve Manny’yi öldürür. Fakat kısa süre sonra Gina ile Manny’nin evlenmek üzere olduğunu öğrenir. Bu pişmanlık, Tony’nin hayatındaki en ağır darbelerden biridir. Gina ise Tony’ye karşı öfke ve nefretle dolar. Tony’nin en güvendiği dostunu öldürmesi, yalnızlığını ve paranoyasını artırır.
Final bölümlerinde Tony, uyuşturucu bağımlılığı ve suçlarının baskısı altında tamamen dengesizleşir. Malikânesinde güvenlik sistemleri ve adamlarıyla çevrili bir halde yaşar. Ancak Sosa, Tony’ye ihanetinin intikamını almak için ordular gibi silahlı adamlarını gönderir. Tony, kokainin etkisiyle şiddetli bir halde saldırıya direnir. Ünlü “Say hello to my little friend” sahnesinde elindeki tüfekle onlarca adamı öldürür. Fakat sayıca fazla olan düşmanlarına karşı tek başına direnemez. Sonunda sırtından vurularak devasa merdivenlerden havuza düşer. Havuzun içinde can verirken üzerinde “The World is Yours” yazısı parıldar. Bu görüntü, Tony Montana’nın hırsla çıktığı zirveden yine kendi hırsı yüzünden nasıl düştüğünün simgesidir.
Film, baştan sona Tony Montana’nın Amerikan rüyasını kendi yöntemleriyle gerçekleştirmeye çalışmasının hikâyesidir. Küba’dan hiçbir şeyi olmadan gelen bir göçmenin kısa sürede muazzam servete ve güce ulaşması, ancak kontrolsüz hırs, şiddet ve bağımlılık yüzünden her şeyi kaybetmesi anlatılır. Scarface, sadece bir gangster filmi değil; aynı zamanda güç, ihtiras ve yıkımın trajik bir portresidir.
FRAGMAN
Bu sayfadaki görseller The Movie Database (TMDB) kaynağından alınmıştır. ( https://www.themoviedb.org/ ) Tüm haklar ilgili yapım şirketine aittir.
Yorumlar
Yorum Gönder