American History X film afişine tıklayarak American History X IMDB sayfasına ulaşabilirsiniz
•FİLMİN ADI : AMERICAN HISTORY X
•YÖNETMEN : TONY KAYE
•YAYIN TARİHİ : 30 EKİM 1998
•TÜR : DRAM - SUÇ
•UZUNLUK : 119 DAKİKA
•IMDB : 8.5 / 10
FİLMİN KISA BİR ÖZETİ
American History X, Los Angeles’ta geçen güçlü bir drama filmidir. Hikâye, ırkçılık, nefret ve şiddetin bireyler ve toplum üzerindeki yıkıcı etkilerini ele alır. Bir ailenin yaşadığı trajediler üzerinden nefretin nasıl doğduğunu, nasıl beslendiğini ve bu kısır döngüden kurtulmanın ne kadar zor olduğunu işler. Film, geçmiş ile bugün arasında gidip gelerek karakterlerin içsel dönüşümünü, kardeşlik bağlarını ve affetmenin önemini sorgulayan çarpıcı bir anlatı sunar.
spoiler !!!
OLAYLARI DAHA DETAYLI ELE ALALIM
American History X filmi, güçlü bir açılış sahnesiyle başlar. Los Angeles’ta yaşayan Derek Vinyard, gecenin bir yarısı evine siyahi gençlerin araba çalmaya çalıştığını fark eder. Öfkesine yenik düşerek dışarı çıkar ve acımasız bir şekilde iki genci öldürür. Bu sahne, Derek’in nefret ve şiddet dolu yaşamının en keskin göstergesidir. Cinayet sonrası tutuklanır ve hapse gönderilir. Film, bu olay üzerinden Derek’in geçmişine ve ailesine dönerek, nefretin nasıl filizlendiğini ve kardeşi Danny ile birlikte nasıl büyüdüğünü bize gösterir.
Geri dönüşlerde Derek’in babasının bir yangın sırasında siyahi bir uyuşturucu satıcısı tarafından öldürüldüğü ortaya çıkar. Bu olay Derek’in hayatındaki kırılma noktasıdır. Zaten ırkçılığa yatkın bir çevrede büyüyen Derek, bu kaybın ardından Neo-Nazi lideri Cameron Alexander’ın etkisi altına girer. Zeki, karizmatik ve liderlik vasıfları güçlü olan Derek kısa sürede grubun merkezine oturur. Çevresine topladığı gençlerle beraber beyaz üstünlüğünü savunur, şiddeti meşru görür ve nefret dolu konuşmalarıyla birçok kişiyi etkiler. Küçük kardeşi Danny de abisine hayranlık duyarak onun izinden gitmeye başlar.
Derek’in yükselişiyle birlikte şiddet eylemleri de artar. Bir süpermarkete düzenledikleri baskında Latin çalışanlara saldırmaları, onun ideolojisinin toplumsal boyutunu ve nefretin nasıl örgütlendiğini gösterir. Bu süreçte annesi Doris ve kız kardeşi Davina, Derek’in bu yıkıcı yoluna karşı çaresiz kalır. Ancak Derek’in gözünde her şey “haklı bir mücadele”dir. Evine giren siyahileri öldürmesi, bu ideolojinin en kanlı dışavurumudur ve sonunda onu hapse sürükler.
Hapishane, Derek için yeni bir mücadele alanı olur. İlk başta diğer beyaz üstünlükçü mahkûmlarla birlikte vakit geçirir. Ancak zamanla bu grubun kendi içinde çıkarcı ve ikiyüzlü olduğunu fark eder. Özellikle uyuşturucu ticareti gibi “ideolojilerine” ters işler yapmaları, Derek’in gözündeki saflığı yıkar. Onlara olan güveni kırıldığında yalnız kalır ve sonunda kendi grubundan olanlar tarafından şiddet görür. Bu ihanet ve yalnızlık, onun zihninde büyük bir sorgulamanın başlamasına sebep olur.
Tam bu noktada Derek’in hayatına Afro-Amerikan bir mahkûm olan Lamont girer. Başlarda mesafeli olan bu ilişki zamanla dostluğa dönüşür. Lamont’un esprili, içten ve insancıl tavrı Derek’in önyargılarını yavaş yavaş kırar. Hapishanede yaşadığı bu deneyim, Derek’in bakış açısını kökten değiştirir. Nefretle örülmüş hayatının, aslında boş bir çukurdan ibaret olduğunu görmeye başlar. Sonunda hapishanedeki bir öğretmenin de desteğiyle içsel dönüşümünü tamamlar.
Üç yılın ardından Derek serbest bırakılır. Ancak dışarı çıktığında en büyük şoku kardeşi Danny’nin aynı nefret yoluna sürüklendiğini görerek yaşar. Kendi hatalarının küçük kardeşi üzerinde bıraktığı derin izlerle yüzleşmek zorunda kalır. Danny, Derek’i rol model olarak gördüğü için aynı Neo-Nazi çevresine katılmıştır. Derek’in en büyük çabası artık kardeşini bu yoldan döndürmek olur. Geçmişteki şiddet dolu hayatının bedelini telafi etmek ister.
Derek, Danny’ye hapiste yaşadıklarını, aslında hiçbir nefretin işe yaramadığını ve kendisini sadece yok oluşa götürdüğünü anlatmaya çalışır. Danny başlarda direnç gösterse de, abisinin değişimini gördükçe içten içe düşünmeye başlar. Okulda ceza aldığı bir olay sonrası, müdür yardımcısı Sweeney ona Derek hakkında bir makale yazma ödevi verir. Danny, bu süreçte abisinin hayatını ve kendi dönüşümünü kaleme almaya başlar. Bu yazı, filmin ana mesajını derinleştiren en önemli unsurlardan biridir.
Derek, bir yandan kardeşini kurtarmaya çalışırken diğer yandan Cameron Alexander gibi eski çevresiyle hesaplaşır. Artık onlarla hiçbir bağı kalmadığını açıkça ortaya koyar. Geçmişte kurduğu ilişkileri tamamen koparmaya çalışsa da, bu kolay değildir çünkü nefretin yarattığı izler toplumun her yanında varlığını sürdürmektedir.
Filmin en çarpıcı noktası, Derek’in tüm çabalarına rağmen trajik bir sona ulaşmasıdır. Danny, değişim sürecinin sonunda abisinin öğrettiklerini içselleştirmeye başlamışken, okula gider ve tuvalette daha önce tartıştığı bir siyahi öğrenci tarafından vurularak öldürülür. Derek, kardeşinin cansız bedenini kucağında tuttuğunda, nefretin nasıl bir yıkım getirdiğini en acı şekilde deneyimler.
Son sahnede Danny’nin yazdığı makale seslendirilir. Abraham Lincoln’ün sözleriyle biten bu yazı, filmin ana temasını vurgular: Nefret, yalnızca daha fazla yıkım ve acı getirir; gerçek güç ise affetmekte, anlamakta ve insan olabilmekte yatar. Böylece American History X, bireylerin ve toplumların nefret döngüsünden kurtulmasının zorluğunu ama aynı zamanda umudun da mümkün olduğunu güçlü bir şekilde anlatır.
Geri dönüşlerde Derek’in babasının bir yangın sırasında siyahi bir uyuşturucu satıcısı tarafından öldürüldüğü ortaya çıkar. Bu olay Derek’in hayatındaki kırılma noktasıdır. Zaten ırkçılığa yatkın bir çevrede büyüyen Derek, bu kaybın ardından Neo-Nazi lideri Cameron Alexander’ın etkisi altına girer. Zeki, karizmatik ve liderlik vasıfları güçlü olan Derek kısa sürede grubun merkezine oturur. Çevresine topladığı gençlerle beraber beyaz üstünlüğünü savunur, şiddeti meşru görür ve nefret dolu konuşmalarıyla birçok kişiyi etkiler. Küçük kardeşi Danny de abisine hayranlık duyarak onun izinden gitmeye başlar.
Derek’in yükselişiyle birlikte şiddet eylemleri de artar. Bir süpermarkete düzenledikleri baskında Latin çalışanlara saldırmaları, onun ideolojisinin toplumsal boyutunu ve nefretin nasıl örgütlendiğini gösterir. Bu süreçte annesi Doris ve kız kardeşi Davina, Derek’in bu yıkıcı yoluna karşı çaresiz kalır. Ancak Derek’in gözünde her şey “haklı bir mücadele”dir. Evine giren siyahileri öldürmesi, bu ideolojinin en kanlı dışavurumudur ve sonunda onu hapse sürükler.
Hapishane, Derek için yeni bir mücadele alanı olur. İlk başta diğer beyaz üstünlükçü mahkûmlarla birlikte vakit geçirir. Ancak zamanla bu grubun kendi içinde çıkarcı ve ikiyüzlü olduğunu fark eder. Özellikle uyuşturucu ticareti gibi “ideolojilerine” ters işler yapmaları, Derek’in gözündeki saflığı yıkar. Onlara olan güveni kırıldığında yalnız kalır ve sonunda kendi grubundan olanlar tarafından şiddet görür. Bu ihanet ve yalnızlık, onun zihninde büyük bir sorgulamanın başlamasına sebep olur.
Tam bu noktada Derek’in hayatına Afro-Amerikan bir mahkûm olan Lamont girer. Başlarda mesafeli olan bu ilişki zamanla dostluğa dönüşür. Lamont’un esprili, içten ve insancıl tavrı Derek’in önyargılarını yavaş yavaş kırar. Hapishanede yaşadığı bu deneyim, Derek’in bakış açısını kökten değiştirir. Nefretle örülmüş hayatının, aslında boş bir çukurdan ibaret olduğunu görmeye başlar. Sonunda hapishanedeki bir öğretmenin de desteğiyle içsel dönüşümünü tamamlar.
Üç yılın ardından Derek serbest bırakılır. Ancak dışarı çıktığında en büyük şoku kardeşi Danny’nin aynı nefret yoluna sürüklendiğini görerek yaşar. Kendi hatalarının küçük kardeşi üzerinde bıraktığı derin izlerle yüzleşmek zorunda kalır. Danny, Derek’i rol model olarak gördüğü için aynı Neo-Nazi çevresine katılmıştır. Derek’in en büyük çabası artık kardeşini bu yoldan döndürmek olur. Geçmişteki şiddet dolu hayatının bedelini telafi etmek ister.
Derek, Danny’ye hapiste yaşadıklarını, aslında hiçbir nefretin işe yaramadığını ve kendisini sadece yok oluşa götürdüğünü anlatmaya çalışır. Danny başlarda direnç gösterse de, abisinin değişimini gördükçe içten içe düşünmeye başlar. Okulda ceza aldığı bir olay sonrası, müdür yardımcısı Sweeney ona Derek hakkında bir makale yazma ödevi verir. Danny, bu süreçte abisinin hayatını ve kendi dönüşümünü kaleme almaya başlar. Bu yazı, filmin ana mesajını derinleştiren en önemli unsurlardan biridir.
Derek, bir yandan kardeşini kurtarmaya çalışırken diğer yandan Cameron Alexander gibi eski çevresiyle hesaplaşır. Artık onlarla hiçbir bağı kalmadığını açıkça ortaya koyar. Geçmişte kurduğu ilişkileri tamamen koparmaya çalışsa da, bu kolay değildir çünkü nefretin yarattığı izler toplumun her yanında varlığını sürdürmektedir.
Filmin en çarpıcı noktası, Derek’in tüm çabalarına rağmen trajik bir sona ulaşmasıdır. Danny, değişim sürecinin sonunda abisinin öğrettiklerini içselleştirmeye başlamışken, okula gider ve tuvalette daha önce tartıştığı bir siyahi öğrenci tarafından vurularak öldürülür. Derek, kardeşinin cansız bedenini kucağında tuttuğunda, nefretin nasıl bir yıkım getirdiğini en acı şekilde deneyimler.
Son sahnede Danny’nin yazdığı makale seslendirilir. Abraham Lincoln’ün sözleriyle biten bu yazı, filmin ana temasını vurgular: Nefret, yalnızca daha fazla yıkım ve acı getirir; gerçek güç ise affetmekte, anlamakta ve insan olabilmekte yatar. Böylece American History X, bireylerin ve toplumların nefret döngüsünden kurtulmasının zorluğunu ama aynı zamanda umudun da mümkün olduğunu güçlü bir şekilde anlatır.
FRAGMAN

Yorumlar
Yorum Gönder