28 Years Later film afişine tıklayarak 28 Years Later IMDB sayfasına ulaşabilirsiniz
•FİLMİN ADI : 28 YEARS LATER
•YÖNETMEN : DANNY BOYLE
•YAYIN TARİHİ : 20 HAZİRAN 2025
•TÜR : KORKU
•UZUNLUK : 115 DAKİKA
•IMDB : 6.8 / 10
FİLMİN KISA BİR ÖZETİ
28 Years Later, Danny Boyle’un yönettiği ve Alex Garland’ın kaleminden çıkan, ikonik 28 Days Later serisinin üçüncü halkası olarak, korku ve insanî duygu kırılmalarını ustalıkla harmanlıyor. Hikâye, öfke virüsü salgını sonrası karantinaya alınmış Britanya’da geçiyor. Küçük bir ada topluluğunda büyüyen 12 yaşındaki Spike, ailesiyle birlikte hayatta kalmanın yollarını arıyor. Annesini gizemli bir hastalıktan kurtarmak isteyen Spike, babasıyla bu amansız ülkede bir yolculuğa çıkıyor. Yol boyunca hem enfekte olmuş yaratıklarla hem de insan olmanın ne anlama geldiğiyle yüzleşiyor. Film, vurucu görselleri, alt türlerin beklentilerini altüst eden atmosferi ve anne-oğul ilişkisine yüklenen duygusal ağırlığıyla dikkat çekiyor.
spoiler !!!
OLAYLARI DAHA DETAYLI ELE ALALIM
Film, 2002 yılında, Rage (Öfke) virüsünün ilk saldırılarının başladığı sırada geçiyor. İskoçya Yüksek Yaylaları'nda, Jimmy adındaki bir çocuk, ailesi tarafından saldırıya uğruyor. Kaçıp bir kiliseye sığınan Jimmy, ruhban olan babasına rastlıyor. Babası, virüsü kıyametin başlangıcı olarak algılayıp kendini dine veriyor ve Jimmy'ye bir haç kolye bırakıp onu kaçırıyor. Ondan sonra kendini enfekte olmuş insanlara teslim ediyor. Jimmy böylece hayatta kalan tek kişi oluyor.
Hikâye, olayların ardından tam 28 yıl zaman atlamasıyla devam ediyor. Avrupa kıtası virüsten temizlenmiş olsa da, Britanya adaları karantinada kalmış durumda. Küçük bir topluluk, Lindisfarne adasında izole bir yaşam sürüyor; bu ada bir gelgit yoluyla yalnızca alçak su anlarında ana karaya bağlanabiliyor. Ailenin merkezi karakterleri; Jamie (baba), Isla (anne) ve 12 yaşındaki oğlu Spike. Isla, açıklanamayan zihinsel ve fiziksel rahatsızlıklarla—bilinç kaybı, halüsinasyonlar, baş ağrıları ve burun kanamaları—yaşamını sürdürmeye çalışıyor.
Spike’ın ergenliğe geçiş töreni sayılan bir av ritüeli için Jamie onu ana karaya götürüyor. Ancak yol boyunca karşılarına Alpha adında, evrimleşmiş ve olağanüstü güçlü bir enfekte çıkıyor. Bir kulübeye sığınmak zorunda kalıyorlar. Gecenin ilerleyen saatlerinde Jamie uzakta bir ateş ışığını görüyor; bu işaret, gizemli doktor insanı Dr. Ian Kelson'ı işaret ediyor—köy halkı ona yaklaşmıyor, çünkü bedenleri yakmak gibi ritüel izlenimi veren eylemlerle anılıyor.
Spike, babasının sadakatsizliğiyle yüzleştikten sonra, annesine yardım edebilecek tek kişinin Dr. Kelson olduğunu düşünerek gizlice ada dışına çıkmaya karar verir. Annesini de yanına alarak, karanlık ana karada yola koyulurlar. Bu yolculukta, bir deniz kazası sonucu enkazdan kurtulan ve tek başına kalan Erik adında bir İsveç askeriyle karşılaşırlar. Erik, bir hamile enfekte kadınla karşılaşır; kadın, doğum sırasında ölümsüzleşmiş bir bebek dünyaya getirir. Erik önce annenin ve sonra bebeğin yaşamına son vermek ister, ancak bir Alpha gelir ve Erik’i dehşetengiz şekilde öldürür. Spike ve Isla, bu kaos içinde, Kelson’in attığı morfinli dartla kurtarılır.
Dr. Kelson’ın sığınağı, bedenlerden inşa edilmiş bir kemik tapınağıdır; ölülerin sterilize edilip sergilendiği rahatsız edici bir mekân. Kelson, Isla'yı muayene eder ve ona ileri evre kanser teşhisi koyar—bu hastalık ölümcül ve geri dönüşü yoktur. Isla, yaşamı artık çile olduğundan, Kelson’a ötenazi talebinde bulunur; Kelson, ona bir morfin dartıyla acı vermeden yaşamına son verir. Sonrasında, Spike'a babasının kafatasını sterilize edilmiş formda verir; Spike bunu tapınağın zirvesine bırakır. Bu, ölümle baş etme ve yas tutmanın sembolüdür.
Spike ve Kelson bir kez daha Alpha ile yüzleşip kaçarlar. Spike, yalnız olarak Lindisfarne’a döner. Yanında taşıdığı bebeği, kim olduğunu notla açıklayarak babasına bırakır. Notta, bebeğin annesi Isla’nın mirası olduğu ve bir gün geri döneceği yazılıdır. Jamie limanda bu notu bulur, Spike ise artık geri dönmeyecek şekilde yeniden karanlık ana karaya yönelir.
Hikâyenin final sahnesi, Spike’ın bir enfekte sürüsünden kaçmaya çalışırken Sir Jimmy ve grubu tarafından kurtarılmasıyla sona erer. Sir Jimmy'nin taktığı o haç kolye ise doğrudan film başındaki Jimmy Crystal’ın simgesidir.
Hikâye, olayların ardından tam 28 yıl zaman atlamasıyla devam ediyor. Avrupa kıtası virüsten temizlenmiş olsa da, Britanya adaları karantinada kalmış durumda. Küçük bir topluluk, Lindisfarne adasında izole bir yaşam sürüyor; bu ada bir gelgit yoluyla yalnızca alçak su anlarında ana karaya bağlanabiliyor. Ailenin merkezi karakterleri; Jamie (baba), Isla (anne) ve 12 yaşındaki oğlu Spike. Isla, açıklanamayan zihinsel ve fiziksel rahatsızlıklarla—bilinç kaybı, halüsinasyonlar, baş ağrıları ve burun kanamaları—yaşamını sürdürmeye çalışıyor.
Spike’ın ergenliğe geçiş töreni sayılan bir av ritüeli için Jamie onu ana karaya götürüyor. Ancak yol boyunca karşılarına Alpha adında, evrimleşmiş ve olağanüstü güçlü bir enfekte çıkıyor. Bir kulübeye sığınmak zorunda kalıyorlar. Gecenin ilerleyen saatlerinde Jamie uzakta bir ateş ışığını görüyor; bu işaret, gizemli doktor insanı Dr. Ian Kelson'ı işaret ediyor—köy halkı ona yaklaşmıyor, çünkü bedenleri yakmak gibi ritüel izlenimi veren eylemlerle anılıyor.
Spike, babasının sadakatsizliğiyle yüzleştikten sonra, annesine yardım edebilecek tek kişinin Dr. Kelson olduğunu düşünerek gizlice ada dışına çıkmaya karar verir. Annesini de yanına alarak, karanlık ana karada yola koyulurlar. Bu yolculukta, bir deniz kazası sonucu enkazdan kurtulan ve tek başına kalan Erik adında bir İsveç askeriyle karşılaşırlar. Erik, bir hamile enfekte kadınla karşılaşır; kadın, doğum sırasında ölümsüzleşmiş bir bebek dünyaya getirir. Erik önce annenin ve sonra bebeğin yaşamına son vermek ister, ancak bir Alpha gelir ve Erik’i dehşetengiz şekilde öldürür. Spike ve Isla, bu kaos içinde, Kelson’in attığı morfinli dartla kurtarılır.
Dr. Kelson’ın sığınağı, bedenlerden inşa edilmiş bir kemik tapınağıdır; ölülerin sterilize edilip sergilendiği rahatsız edici bir mekân. Kelson, Isla'yı muayene eder ve ona ileri evre kanser teşhisi koyar—bu hastalık ölümcül ve geri dönüşü yoktur. Isla, yaşamı artık çile olduğundan, Kelson’a ötenazi talebinde bulunur; Kelson, ona bir morfin dartıyla acı vermeden yaşamına son verir. Sonrasında, Spike'a babasının kafatasını sterilize edilmiş formda verir; Spike bunu tapınağın zirvesine bırakır. Bu, ölümle baş etme ve yas tutmanın sembolüdür.
Spike ve Kelson bir kez daha Alpha ile yüzleşip kaçarlar. Spike, yalnız olarak Lindisfarne’a döner. Yanında taşıdığı bebeği, kim olduğunu notla açıklayarak babasına bırakır. Notta, bebeğin annesi Isla’nın mirası olduğu ve bir gün geri döneceği yazılıdır. Jamie limanda bu notu bulur, Spike ise artık geri dönmeyecek şekilde yeniden karanlık ana karaya yönelir.
Hikâyenin final sahnesi, Spike’ın bir enfekte sürüsünden kaçmaya çalışırken Sir Jimmy ve grubu tarafından kurtarılmasıyla sona erer. Sir Jimmy'nin taktığı o haç kolye ise doğrudan film başındaki Jimmy Crystal’ın simgesidir.
FRAGMAN

Yorumlar
Yorum Gönder